Yasalar insanların hayatlarını kolaylaştırır veya zorlaştırır. Yasaların ilk çıkış amaçları içinde insanların haklı taleplerini karşılama ihtiyaçları yatar. Toplumsal hayat; eski çağlarda kendini kanun yerine koyan bazı kurumlar ve yapılarca biçimlendirilirken daha sonra seçkinlerin karşısına çıkan halkın haklı taleplerini karşılamak amacıyla kanunlar düzenlenir olmuştur. Bu talepler anayasaların ve yasaların oluşumunu sağlamıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanımız Prof. Dr. Vedat Bilgin Bey, Bakanlık makamına gelir gelmez, çalışma hayatımıza ilişkin birikmiş sorunların masasının üzerine olacağını ve belli bir takvime bağlı olarak bunların yürütme organı olan hükümet tarafından, Aralık ayında yapılacak yasal düzenlemeyle çözüleceğini kamuoyuyla paylaştı. Bu güne kadar Sayın Bakanın masasının üzerindeki sorunlar hiç aksamadan çözüme kavuşturularak o takvim işleye işleye geldi. Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili sorunu ise Bakan Bey Aralık ayında çözüme kavuşturacaklarını söylemişti. Çalışmaya ilişkin ayrıntılar kısmi olarak dönem dönem kamuoyu ile de paylaşıldı, paylaşılıyor. Biz meseleyi ele alma yönteminin önemine dikkat çekmek istiyoruz. Zira yasal bir düzenleme yapılacak. Yapılacak bu yasal düzenleme tekrar mağduriyetlere yola açmasın istiyoruz. Ve yasal düzenlemelerle geçmişte yol açılmış adaletsizliklerin giderilmesine ışık tutmak isteriz.
O halde EYT kavramını üreten yasalarımıza bu çerçevede göz atmakta fayda var. Şimdi bakanlık bu yasaların yarattığı mağduriyetleri ortadan kaldıracaksa; bu yasanın çıkışında var olan iki ayrı kurumun yani gümümüzde Sosyal Güvenlik Kurumu altında toplanan BAGKUR ve SSK çalışanları açısından ayrı ayrı olaya bakmakta fayda var. SSK’lar açısından olayın büyük bir oranda çözüleceğini düşündüğümüz için, biz meseleye BAĞ-KUR’lular açısından bakmanın daha anlamlı olduğunu düşünüyoruz.
2008 yılında çıkarılan bir yasayla BAĞ-KUR’luların geçmişe yönelik borçlanabilmelerinin yolu kapatıldı. Yani yasanın çıkışından önce vergi mükellefi olmuş olsanız dahi, eğer Bağkur’a müracaat edip numara almamışsanız borçlanma yapamıyorsunuz. İşin tuhafı devlet yani yasa yapıcı kendi kayıtlarını yani vergi mükellefi olmayı esas almak yerine oda kayıt belgesini esas aldığı için de BAĞ-KUR’lu sayılmayan ciddi bir mağdur kitlesi var. Bize göre asıl mağduriyet doğuran durumun başında da yasayla borçlanma imkânı ellerinden alınan bu gerçek mağdur kitle gelmekte. Herkese borçlanma imkânı verilirken onlara bu hak verilmiyor mu? Verilmiyorsa niçin? O günkü ekonomik şartlar çerçevesinde; mesela 1993 yılı ortalarında işletmesini yeni açan bir vatandaşımız BAĞ-KUR kaydını yaptırmamışsa ve bundan ötürü de primini ödeyememişse 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz medeniyle zaten işletmesini ayakta tutmak için çalıştı ve kendi emekliliğinin gecikmesine istemeden neden oldu. Yanında çalıştırdığı işçinin SSK primini belki de tüm varlıklarını satarak, hatta işletmesini kapatsa da ödedi. SSK prim borcu özel mülklerinden (Buzdolabı, halısı, kilimi vs.) haczedilerek devlet kurumlarınca tahsil edildi. Bu işverenin yanında çalışarak primi icra yoluyla tahsil edilen işçisi emekli olurken, işvereni; ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle ödeyemediği priminden dolayı, Vergi mükellefi olduğu halde Bağkur kaydını yaptırmadığı için, 2008’de çıkan borçlanmayı engelleyen yasadan ötürü kendi borçlanmasını şimdi yapamıyor ve dolayışla emekli olamıyor. Bizce asıl EYT mağduriyetini bunlar oluşturuyor.
EYT’larla ilgili yapılan çalışmalarda gerek bakanlık düzeyinde, gerekse TBMM genel kurulunda meselenin mağduriyetler bağlamında dar bir kapsamını ele aldığımız bu noktanın da giderilmesi gerektiği açıkça dile getirelim istedik. Zira mağduriyet mağdur edilen mükelleflerin 2008’de çıkarılan bir yasa ile daha da mağdur edilmesine yol açmıştır.
EYT’lilerle ilgili en temelde onların borçlanabilmelerini ortadan kaldıran yasal engelini ortadan kaldırmak gerektiğine inanıyoruz. Sayın Bakanın gayet hassas yürütmeye çalıştığı konuya ilişkin bizce daha hassas olan bir noktayı dikkatlerine sunarak kamusal görevimizi yapalım istedik.
Tabi ki her konuda olduğu gibi bu konuda da çözüm mercii yasama organımız olan TBMM dir. Başta Bakan Bey ve iktidar partisi olmak üzere tüm partilerin konu dikkate alacaklarını ümit ediyoruz.
Yasa, özünde mağduriyetleri gidermek, toplumsal adaleti ve eşitliği sağlamak için yapılmaz mı? O halde borçlanmada adaletsizliği ve eşitsizliği gidermek gerekmez mi? Bunu yaparken de devletin vergi kaydını esas almak yeterli değil mi? Ne dersiniz? Yoksa eski Türkiye’de olduğu gibi vergi kaydını yeterli görmeyip, bürokrasiyi devreye sokarak oda kayıt belgesi, vs, vs, şunları şunları tamamla getir mi diyeceksiniz. Umarım EYT’da eski Türkiye’ye dönmeyiz. Bakanlık bu borçlanmanın yolunu açmalı ve vergi kayıt belgesini yeterli görmelidir. Yoksa Devlet kendi kendisiyle çelişkiye düşer. Bizden hatırlatması.