Bundan, üç yılı aşkın bir süre önce yani 2019 yılında, yalnız fakat cesur bir anne, yüreğinde evlat sevgisi ve haklı olmanın verdiği kararlılıkla HDP Diyarbakır il binasının önüne gelerek terör örgütü tarafından rehin alınıp, dağa kaçırılan yavrusunu istemesiyle büyük bir direniş başlatmış oldu. 22 Ağustos 2019 tarihinde, Hacire Akar’ın o gün başlattığı HDP önündeki oturma eylemi, her geçen gün büyüyerek, terör örgütlerine karşı şanlı bir direnişe ve haklı bir destana dönüştü.
Nasıl mı oldu?
Hacire Akar’ın HDP Diyarbakır örgütü önünde başlattığı oturma eyleminin üçüncü gününde Hacire Akar evladına kavuştu. Bu kavuşmanın akabinde Hacire Akar, çocukları dağa kaçırılan tüm anneler çağrıda bulundu. Sesine ses veren yürekli anneler Diyarbakır HDP önüne gelerek rehin alınıp, dağa kaçırılan çocuklarını yüksek sesle istemeye başladılar. Ve evlatlarına kavuşana kadar kapının önünden ayrılmayacaklarına dair söz verdiler. Öylede oldu. Dördüncü yılına yaklaşan Annelerin mücadelesi ilk günkü diriliği ile hala devam ediyor ve ülkemizdeki kadın dernekleri nedense bu annelerin seslerini duymamazlıktan geliyorlar. Sadece ülkemizde? Hayır, tüm dünyada.
HDP Önünde çocuklarını bekleyen annelerin her geçen gün sayıları arttı. Her hafta bu Annelere yeni ailelerle birlikte yeni feryatlar ve hikâyeler eklendi. Her geçen günde çoğalarak rehin alınıp, dağa kaçırılan çocuklarının serbest bırakılmasını talep ettiler. Eylemlerine çocuklarına kavuşana kadar devam edeceklerini dünyaya haykırdılar. Bu eylem, başka şehirlerde de çeşitli eylemlere öncülük etti. Hatta bir anne Almanya’dan pankart açarak direnişe oradan katıldı. Ülkemizin çeşitli şehirlerinden gelerek oturma eylemine katılan yeni annelerle sesleri daha gür çıkmaya başladı. Her annenin evladını istemesi ortak acıyken hikâyeleri farklı farklıydı. Fakat Talepleri tekti: Örgütlerce rehin alınarak dağa zorla kaçırılan yavrularını istiyorlardı.
Yavrusunun bu binaya girip bir daha evine ve ana kucağına dönmediğini yüksek sesle haykırmaya başladı. “Evladımı bana geri verin.” “Onu sizlere kurban etmeyeceğim.” Diyen feryadı ile tüm ülkeyi ve vicdan sahibi her insanı, derinden sarstı. Bu kararlı, cesur annelerin feryadı tüm ülke coğrafyasında duyuldu. Terör bir kez daha bu annenin gözyaşı ile yürekten ve sahiden içtenlikle Diyarbakır’dan lanetlenmeye başlandı. Kandan beslenen terör kaybetti, cesaret ve anneler daha o gün kazandılar.
Daha sonra O anneye her gün pek çok anne katıldı. Bunların hepsinin yüreğini kanatan tek şey, evlatlarına duydukları hasretti. Hepsi de Kürt ve Türk halkının ortak düşmanı olarak gördükleri ve evlatlarını onlardan sinsi ve düşmanca bir planla, çocuk yaşta, rehin alınarak, dağa kaçıran terör odaklarına karşı şanlı bir direniş göstermeye başladılar. Annelerin bu haklı taleplerine kendine siyasi parti görüntüsüne gizlemiş yapı bu direnişleri ve feryatları karşısında küçüldükçe küçüldü. Hâlâ da küçülmeye devam ediyor. Bu anneler evlatlarının ve çocuk katili yapılanmayı kararlı direnişleriyle inanıyorum ki bitirecekler. Artık başka anneler evlatlarına hasret yaşamayacaklar, çocukları için gözyaşı dökmeyecekler.
Anneler tüm ülkede destek görürken PKK terör örgütü ile işbirliği içinde hareket eden siyasi partinin çirkin yüzüne de bu vesileyle tanık olduk. Bu parti ile PKK, KCK, PYD vs. her türlü örgütsel yapılarla organik bir bağ içinde oldukları gerçeğine annelerimizin anlattıklarıyla bir kez daha şahit olduk. Annelerin acılarına tüm ülke sahip çıktı. Anneler daha fazla acı çekmesin, evlatlarından ayrı kalmasınlar, çocuklarımız dağa kandırılıp kaçırılmasın, emperyalist devletlerin oyuncağı ve piyonu haline gelmesin, ülkelerinde huzur ve sağlık için yaşasınlar diye, top yekûn bir birlikteliğin kapısını da araladılar.
Aradan geçen süre içerisinde bu annelerin sayısı her geçen gün artarak feryada yeni feryatlar eklendi. Bu gün sayıları 326 aile oldu. PKK ve onun siyasi uzantısı olan HDP önünde gece-gündüz, kar-kış, sıcak-soğuk demeden nöbette durdular. Bu annelerden 38’i geçen süre içerisinde yavrularını PKK ve HDP’nin elinden söke söke aldılar. Onları sıcak yuvalarına kavuşturmayı bu eylemleri sayesinde kazandılar. Bu yürekli ve eşsiz eylemlerinden ötürü onları kutlamak, alkışlamak, onlara destek olmak evlat hasretini ve sevgisini bilen her vatandaşımızın görevi olmalıdır. Öylede oldu. Tüm halkımızın duasını ve takdirini kazandılar. Toplumun bütün kesimlerinden bu 326 aile destek gördü, takdir topladı.
Anneler onunla yetinmeyip 38 yavrusunu terör odaklarının elinden çekip aldılar. Onlar bütün evlatlarımız annelerine kavuşana kadar eylemlerini sürdüreceklerini söylüyorlar. Haklılar. Dördüncü yılın içindeki eylemlerine Diyarbakır Anneleri bir daha hiç ana terör odaklarına evladını kurban vermesin diye sabırla ve kararlılıkla eylemlerine devam ediyorlar. Onların bu azmi ve mert duruşları karşısında hiçbir hain güç duramaz. Duramayacak.
Güvenlik güçlerimiz terör odaklarının ağına düşürülmüş, kandırılmış çocuklarımızı onların acımasız pençesinden kurtarmak için ikna çalışmaları yürütüyorlar. Çokta başarılı olduklarını görüyoruz. Terörün kökünün kazınması noktasında yürütülen gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki operasyonlarda son derece başarılı sonuçlar alınıyor.
Bu çerçevede yürütülen vatan savunması yalnızca sınırlarımız içerisinde değil, sınırlarımız dışından başlanarak, ülkemizi ve insanımızı tehdit eden her noktada yürütülmekte. Balkanlardan, Kafkaslara, mavi vatandan, Ortadoğu coğrafyasının her noktasında ülkemiz aleyhine faaliyet yürüten güç odaklarına karşı ciddi bir mücadele yürütüldüğüne tanık olmaktayız.
Bütün bu çalışmalar ekonomi ve savunma sanayi alanında atılan adımlarla desteklenmekte. İşte tüm bunlar; başta Diyarbakır anneleri olmak üzere gelecekten ümitli olmamızı bize açıkça söylüyorlar.
“Türkiye yüzyılı”nın temelini Diyarbakır Annelerin direnişleri sarsılmaz temellere dayandırıyor. Bir olalım, birlik olalım, güçlü ülke olalım, evlatlarımızı kurda kuşa yem etmeyelim; çığlığı nasıl da güçlü ve haklı bir çığlık.
Başta Diyarbakır Anneleri olmak üzere, bu çığlığı yüreklerinde duyanlara, seslerine ses verenlere selam olsun.