Yaşam içerisinde birçoğumuzun kendini çıkmazda hissettiği anlar olmuştur. Bulunulan çıkmazlık hissinden kurtulmak için çeşitli yollar denenebilmektedir. Farklı bir yolculuğa çıkmak, yeni hobiler edinmek, sosyal ilişkileri artırmak gibi eylemlerde bulunsanız da bazen çıkmazdan kurtulamadığınızı düşünebilirsiniz. Bir metaforla açıklayacak olursak yaşamınızın karmaşık bir ip yumağına dönüştüğünü hissedebilirsiniz. İşte bu noktada bir uzmandan destek almaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Uzman desteği ile karmaşık ip yumağının ucu bulunacak ve yumağın çözülmesi için süreç başlatılacaktır. Hem kendinizi keşfettiğiniz hem de çıkmazdan kurtulduğunuz bu sürece psikoterapi denmektedir. Psikoterapiler yetişkinler için gerekli olduğu kadar çocuk ve ergenler için de gerekli bir süreçtir.
Yetişkin bireyler ne zaman psikoterapiye ihtiyaç duyduğunu bilmekte ve bir uzmandan yardım alabilmektedir. Ancak çocuklar için süreç her zaman böyle ilerlememektedir. Anne rahmine düşüş anından ergenlik döneminin başlangıcına kadar geçen süre zarfında ebeveyn bakımına ihtiyaç duyan çocuklarda dönem dönem anormal denilebilecek davranış ve düşünceler gözlemlenebilmektedir. Bu durumla karşı karşıya gelindiğinde ebeveynler zamanla düzeleceği fikrine kapılarak müdahale etmeme yolunu tercih edebilmektedir. Ancak bilinmelidir ki çocukluk döneminde uygulanan müdahale ve terapi yöntemleri ile çocukluk yaşantısı daha pozitif bir yöne evrilmektedir. Çünkü biz psikologlar terapilerde her şeyi değiştirmeye çocukluktan başlıyoruz.
Çocuk terapileri sayesinde çocuklar akranlarıyla daha sağlıklı iletişimler kurabilmekte, problemlerinin çözümlerine yönelik muhakeme yeteneğini geliştirebilmekte, kendini ifade edebilmeyi öğrenmekte ve davranışsal/düşüncesel olarak kontrol edebilme yeteneğini geliştirmektedir.
En az çocuk terapileri kadar ergen terapileri de önem taşımaktadır. Özellikle sınavların yoğunlaştığı dönemde yani ergenlik döneminde birey kendini çıkmaz bir çarkta hissedebilir. Günümüzde oldukça stres barındıran ve uzun bir süreç olan sınavlar bireylerin günlük yaşamdan zevk alamamasına ve endişeye kapılmasına yol açabilmektedir. Bu süreçte ebeveynler endişe halini ve kaygıyı ergenlik dönemine bağlayabilmekte ve bu sürecin geçici olduğunu düşünerek destek almayı ikinci plana atabilmektedir. Ancak bilinmelidir ki bu süreçlerde alınacak olan destek bireyin bulunduğu dönemi sağlıklı biçimde atlatabilmesini sağlayacak, kaygı ve endişeyi azaltacak ve sonraki döneme yani yetişkinlik dönemine sağlıklı bir geçişi sağlayacaktır.
Ergenlik dönemlerinde sınav kaygılarının yanı sıra akranlar ile olan sosyal ilişkiler, ebeveynler ile olan ilişki ve bireysel iç süreçlerde de negatif düşünce ve davranışlar görülebilmektedir. Bu negatif duygu ve düşünceler bireyde içe kapanıklık, agresyon, üzüntü, kaygı ve bunalıma sebep olabilmektedir. Kişi bu dönemde kendisini yargılamadan dinleyebilecek, anlayabilecek ve bir çözüm yolu gösterebilecek tarafsız bir kişiye ihtiyaç duyabilmektedir. Bu noktada alınacak olan psikolog desteği ile içinde bulunulan negatif durum çözümlenecek, kişide sağlıklı düşünce ve davranışların geliştirilmesi sağlanacaktır.
“EN UZUN YOLCULUKLAR KÜÇÜK BİR ADIMLA BAŞLAR.”
Unutmamalıyız ki çocukluk ve ergenlik dönemindeki yaşantılar, zamanla geçecek olsa dahi yetişkinlik döneminde mutlaka iz bırakır. Ebeveyn ve bireylerin atacağı küçük adımlar tüm yaşantımızın belirleyicisi olmaktadır. Erken dönemde alınacak olan uzman desteği ile daha sağlıklı bir yaşama adım atabilirsiniz.