Bugüne bakıldığında, Ülkemizde 2 yıl öncesine göre dar ve sabit gelirlilerin hayat şartları karşısında yaşadıkları zorlukları görmemek mümkün değildir. Bizzat kendimiz o zorlukları yaşıyoruz. Temel ihtiyaç maddeleri ve ihtiyaç duyduğumuz her konuda fiyatlar yüzde 300 dolayında artmış durumda. Enflasyon beklenmedik şekilde yükselmiştir. Bugünkü Türkiye'm gerçekleri bunlar.
1071-1453 bize çoğu zaman bu hayat şartları içinde bir şey ifade etmeyebilir. 1071 Anadolu Türk yurdu olarak tescillenmiş, 1453 binlerce yıllık haçlı, Bizans ve Roma varlığının dondurulup Avrupaya hapsedilmiş olduğu yıldır.
Türk ve Türkiye düşmanları bu yılları unutur mu hiç?
Onlar gözlerini sabah açtığında, Romen Diyojenin Alparslana esir olduğunu, Fatihin Topkapıdan İstanbula girdiğini görürler.
O günlerin intikamı için her durum ve fırsatı değerlendirme noktasında gerekli çabayı usanmadan yılmadan harcarlar. Hala her Avrupalının hayali Türkler Orta Asyaya gönderilmelidir.
Bundan dolayı, bir dostumuz yokken, bin düşmanımız fırsatımızı kollamaktadır.
Son yirmi yılda düşmanı şaşırtan, panikleten atılımlar içinde Türkiye, "Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün, Ben Anadoluyu yurt yapmışım, bu topraklar ebedi Türk yurdu olarak yaşayacaktır. " diyerek düşmanı çatlatırcasına yoluna devam etmektedir.
Savunma sanayinde atılımlar ve ihracat arttıkça, mavi vatan dedikçe, doğalgaz, petrol aramalarında yerli ve milli imkanlar kullanıldıkça, yeni keşifler bulundukça dışarıda düşman, içeride işbirlikçiler bir panik havasın dalar.
Türkiye bu coğrafyada varlığını güçlenerek devam ettirme çaba ve çalışması içerisinde iken, malum siyaset dünyası domates, biber, patlıcan derdinde oy devşirme yolunu seçmiş, gelişmeleri Türk ve Türkiye düşmanlarının perspektifinden değerlendirmektedir.
İşte bu da Türkiye düşmanlarının gerçekleri.