Uzun yıllar yayınlamak için hazırladığım bu yazıyı yayınlamak bu güneymiş.
Türk milletinin inançları gereğidir, "Ulul emre itaat"etmek. Askerlikte verilen eğitim sistemimizde'de, "Baş başa, baş da Allaha ( bağlıdır) tabidir" Bu sözü daha çok biz ülkü ocaklarında,orta okul yaşlarında iken duyar ve başkanlarımıza saygı gösterir emirlerine itaatkar olurduk.
Kerkük'lü ilim insanı YÖK 'ümüzün direktörü, rahmeti rahmana göcen Prof Dr İhsan Doğramacı hocamızın muhterem eşi Prof Dr. Emel Doğramacı hocamızın sahib-i olduğu ilim Dergimiz Emel'i okur, Kerkük,Musul için Irak rejiminin baskılarını ve katliamlarını telin eder, ağıtlar yakar,şiirler, makaleler okurduk. Hocalarımı rahmetle anıyorum. Ruhları şad mekânlari cennet olsun inşallah.
KERKÜK AĞIDI
Sitem sana Türkiye'm, sana aziz milletim
Dilim dilim derimi yüzüyorlar nerdesin?
Öksüz kaldı lisânım, geleneğim, âdetim
Hoyratıma, türküme kızıyorlar nerdesin?
Türkçe konuşuyorum, seninle aynı dilden
Nasıl anlamıyorsun düştüğüm korkunç hâlden?
Fayda beklemiyorum vallahi yaban elden
Üzerimi kalemle çiziyorlar nerdesin?
Bölüştüler sırtlanlar illeri, bölgeleri
Hani dönme olanlar, haçlının gölgeleri
Yaktılar nüfustaki tarihi belgeleri
'Burda Türkmen yok' diye yazıyorlar nerdesin?
Kardeşinim ben senin zor mu bunu anlamak?
Yalvarıyorum sana kapında ağlayarak
İstersen aç tarihi Misak-ı Milli'ye bak
Onu bildiklerinden eziyorlar nerdesin?
Bugün zulüm altında mahcup doğan bebekler
Anayurt'tan dört gözle umutlu haber bekler
Dün senin kemiğinle zincir kıran köpekler
Dişini gösteriyor, azıyorlar nerdesin?
Çanakkale'de vardım, Galiçya'da her yerde
Koyun koyuna öldük Yemen'deki siperde
Kurban olam ne olur muhtaç etme nâmerde
Sahipsiz belliyorlar, üzüyorlar nerdesin?
Bomba yüklü kamyonlar yol açarak mermiye
Söndürmeye geliyor yurdumu söndürmeye
Ben burada Türkmen'im sadece Türk'üm diye
Güpegündüz kurşuna diziyorlar nerdesin?
Hiç tepki vermiyorsun, sabrına şaşıyorum
Unuttu mu diyerek şüpheye düşüyorum
Bilmiyorsan bil artık soykırım yaşıyorum!
Kerkük'ten Türk adını kazıyorlar nerdesin?
KENAN ÇARBOĞA
Özal "Kerkük ve Musum'a çıkarma yap" ded Torumtay ret etti.
Turgut Özal Kerkük ve Musul'a almamız için yoğun bir gayret gösterdikten sonra dönemin ABD Başkanı Bush'tan onay aldı. Büyük bir sevinçle Türkiye'ye dönen Özal'ı bir sürpriz bekliyordu. Askerler Türkiye'nin adeta geleceğini karattılar. Oraya giremeyiz dediler. Özal dönemin Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay'a "Kerkük ve Musum'a çıkarma yap" dedi. Torumtay kabul etmedi. Etmediği gibi Evren ve arkadaşlarına konuyu götürüp gazetelere sızdırdı.Hürriyet Gazetesi Özal Türkiye'yi savaşa sokacak manşeti attı. Ardından Avrupa'ya bizi jurnallediler ve gizli operasyonu bilerek açık ettiler.
Olay ortaya çıkınca da istifa edip gitti. Kerkük ve Musul'u almamız böylece engellendi.
Aslında bu dosyanın açılıp gerek asker gerekse de sivil bu işi engelleyenlerin hepsinin vatana ihanetten yargılanması gerekir. Bunların bu ihaneti PKK ihanetinden bile fazladır.
O gün Kerkük ve Musul alınsaydı bugün ne PKK meselemiz ne de petrol sıkıntımız olmayacak, Barzani ise ancak mahalle muhtarı olacaktı.
Başta Torumtay olmak üzere Özal'ın operasyonuna taş koyan bütüün komutanları bügün nefretle anıyoruz.
Genelkurmay direnmeseydi Özal Musula girecekti
Mesud Barzani'nin 'bağımsızlık' özlemiyle Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturacak olan 'Kürdistan devleti', Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ın kuzeyine yapacağı askeri operasyonu yeniden gündeme getirdi.
Mesud Barzani'nin 'bağımsızlık' özlemiyle Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturacak olan 'Kürdistan devleti', Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ın kuzeyine yapacağı askeri operasyonu yeniden gündeme getirdi.
Dün gece geç saatlere kadar devam eden MGK ve Bakanlar Kurulu sonrası Türkiye tavrını net bir şekilde yineledi, "Askeri, ekonomik ve siyasi" yaptırımların vakit kaybetmeksizin devreye gireceğini duyurdu.
TURGUT ÖZAL'IN GÜNDEMİNDE DE IRAK'A MÜDAHALE VARDI
Türkiye'nin, Kuzey Irak'a olası bir askeri operasyonunda Misak-ı Milli sınırlarında yer alan Kerkük ve Musul'un da askeri operasyonla ele geçirilmesi yeniden gündeme geldi. Bu plan, daha önce Turgut Özal döneminde de gündemdeydi.
Atatürk'ün Misak-ı Milli vasiyeti, devlet ajandasında milli bir ukde olarak kaldı. 1923'te içe kapanmacı bir siyaset anlayışına gömülen Türkiye, Özal ile cesur bir çıkış yaptı. Ancak o da arkasında Musul'a girecek orduyu bulamadı
Bazen yüksek perdeden bazen fısıltıyla da olsa Türkiye'nin Musul ve Kerkük ukdesiaslında hiç kaybolmadı ve devlet aklının bir köşesinde kaldı. Türkiye, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile cesur bir çıkış yaptı, Erdoğan ile de sahaya indi. Her ne kadar Atatürk, Lozan'dan sonra Misak-ı Milli konusunu pek gündeme getirmemiş olsa da Musul'u bir vasiyet olarak dile getirdi. ANAP'ın eski Sakarya Milletvekili Yalçın Koçak, Musul'un Atatürk'ün vasiyeti olduğunu belirterek "Atatürk, Amerikalı general Mac Artruhur'a 1937 yılında aynen şunları söylüyor: Allah nasip eder ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adalar'ı geri alacağım. Selanik'te dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutlarına katacağım. İşte bu Atatürk'ün vasiyetidir. Bu vasiyeti İnönü de biliyordu. Hatta bunu Bülent Ecevit'e de söylemişti" dedi.
BÜLENT ECEVİT DOĞRULADI
Ecevit ise Atatürk'ün bu vasiyetine ilişkin şunları söylemişti: "İsmet İnönü, genel sekreteriyken beni çağırıp 'Şartlar elvermiyordu biz alamadık. Şartlar elverdiğinde Türkiye'nin Musul'u topraklarına katması uygun ve gerekli olacaktır. Bunu hatırından çıkarma" dedi. Ecevit, bu vasiyeti dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de aktaracak ama bir sonuç alamayacaktı. Koçak, Ecevit'in "Şartlar oluştu Kıbrıs'ı aldım" dediğini de aktardı.
GENELKURMAY BAŞKANI İSTİFA ETTİ
1992'de Ankara Kent Otel'inde Özal'ın direktifiyle yapılan ve Irak'taki aşiretlerin katıldığı toplantının aktörlerinden olan Koçak, Özal'ın Musul meselesiyle yakından ilgilendiğini ve Körfez Savaşı sırasında Musul'a girmeyi istediğini belirterek şunları söyledi:
"Özal çıkmamak üzere girmek istedi Musul'a. 1990'da Köşk'te zirve yapıldı. Kemal Yamak Paşa ve ekibi Özal'ın bu fikrine destek çıktılar. Ancak Kenan Evren ve NATO'cu askeri grup karşı çıkarak engelledi. Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay da Özal'ın Musul'a girme kararlığını görünce istifa etti. 1998'te Evren verdiği bir mülakatta Musul'a girmek isteyen Özal'ı kendisinin durdurduğunu söylemişti." Musul'un alınmasını isteyen bir mektup gönderen Alparslan Türkeş dışında bütün siyasi liderlerin Özal'ın karşısında olduğunu belirten Koçak, Demirel'in de bunların başında geldiğini söyledi. Koçak o döneme ilişkin bir bilgiyi de ilk kez paylaştı: "Demirel'in sağ kolu olan Necmettin Cevheri, Özal'a geldi. Demirel'in 'Özal Musul'a mehter marşıyla girerse bir daha onu iktidardan indiremeyiz' dediğini ve bu yüzden destek vermediğini söyledi. Musul milli bir meseledir ama o dönem iç politika malzemesi yapıldı. Musul, Türk siyasetçilerine bırakılmayacak kadar önemlidir. Biz orada çimento idik, maalesef çözüldük"
BAŞKAN ERDOĞAN SAHAYA GİRDİ
Özal'dan sonra bu meseleyi dillendiren ve kararlılıkla Misak-ı Milli vurgusu yapan diğer isim ise Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan' "Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun, Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Eğer bugün 'Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada hem de arazide olacağız' diyorsak sebebi var" diyerek devlet aklını yeniden tedavüle soktu.
BABA BUSH'TAN ÖZAL'A: 'MUSUL HAKKINIZDIR ALIN"
Birinci Körfez Krizi sırasında ABD Başkanı George Bush, Özal'a "Biz güneyden gireceğiz. Siz de kuzeyden Irak'a girin. Musul ve Kerkük'te hakkınız var. Buraları alın" diyerek Türkiye'ye yeşil ışık yakmıştı. Dönemin başbakanı olan Yıldırım Akbulut, yıllar sonra bazı eski ANAP'lı milletvekilleri ile sohbetinde, Özal ile Bush arasında şu diyaloğun yaşandığını aktarmıştı:
Bush: Sayın Özal, Kuzey Irak ve Kerkük'e girin.
Özal: Sayın Bush, bugün gir diyorsunuz. Yarın da çık dersiniz.
Bush: Kim girdiği yerden çıktı ki siz de çıkacaksınız... Kıbrıs'a girdikten sonra çıktınız mı?
Özal'ın kardeşi Korkut Özal'da Bush ile Kerkük ve Musul konusunda gizli bir anlaşma yaptığını belirterek şöyle demişti: Kuzey cephesini Türkiye sağlamlaştıracaktı. ABD ise güneyden Irak'a girecekti. Türkiye'nin varlığı güneydeki ABD güçleri üzerindeki baskıyı azaltacaktı. Böylece çok kolay bir biçimde Bağdat'a gireceklerdi. Turgut Bey, baba Bush'a, sürekli 'Musul ve Kerkük'te kalırsak ve çekilmezsek ne olur, bu sizin için mümkün mü?' diye sordu. Başkan hiç zaman bile istemeden kendisine 'Tabi olur, niye olmasın. Bu bizim için hiçbir zaman sakınca yaratmaz. Bu sizin kendi işiniz. Elbette kalabilirsiniz' cevabını vermişti.
Kaynak:Habervitrini
Güzel bir yazı! Eline sağlık. Bekir Sipahi. Yozgat /Sorgun