DEPREMZEDELERİN SAHİP OLDUĞU HAKLAR NELERDİR?

TAKİP ET

Asrın felaketi olarak adlandırılan depremler Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı ve bir çok insan hayatını kaybetti. Türkiye'yi sarsan merkezi Kahramanmaraş olan depremlerin ardından etkilenen vatandaşların hakları nelerdir sizler için araştırdık...

DEPREMZEDELERİN SAHİP OLDUĞU HAKLAR NELERDİR?

Ülkemiz pek çok fay hattının üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle tarih boyunca ülkemiz coğrafyasında çok sayıda deprem olmuştur ve maalesef ki olmaya da devam etmektedir. Bu durumun neticesinde; deprem sonucu yaralanma, can kaybı, mal kaybı gibi durumlarla depremin olumsuz etkilerini yaşayan kimselere ve yakınlarına bazı hukuki güvenceler sağlanmaktadır.

1.CEZAİ SORUMLULUK

Depremde yıkım olması halinde yaralanmalar, can kayıpları, mal kayıpları meydana gelebilmekte; bu durumda da müteahhitler, mühendisler, teknik görevliler ve kamu yetkililerinin cezai sorumlulukları gündeme gelmektedir. Zira yıkımların ve dolayısıyla doğan zararların en büyük sebepleri; yapının projelerinin mevzuata, fennin gereklerine uygun olmaması, inşaat malzemesi kalitesinin standartlara uygun olmaması, yapımda işçilik hataları olması, yapıların inşaat ruhsatının ve projelerinin bulunmaması yahut mevzuata aykırı olması, zemin yüzeyinin yapılaşmaya elveriş­li olmaması, gerekli güçlendirmenin yapılmaması, yapı statiğini zayıflatan mevzuata aykırı tadilatların yapılması veya denetimlerin hiç veya yeteri kadar yapılmamasıdır.

Gerek özel kişilere gerekse idareye karşı açılacak tazminat davaları ve yapılan şikayetler bakımından delil tespiti yapılması önemlidir. Taşınır yahut taşınmaz mallar hakkında, hasarlı malın bulunduğu sulh hukuk yahut asliye hukuk mahkemesine yazılı dilekçe ile başvurularak delil tespiti yapılması talep edilebilir. İdareye karşı idare mahkemesinde açılan dava sonrasında buradan da delil tespiti yapılması istenebilir ancak bu yol uygulamada pek tercih edilmemektedir. Zira asliye mahkemesinde ya da sulh hukuk mahkemesinde süreç daha hızlı işlemektedir.

İNTERNETTE YER ALAN GÖRSELLER/VİDEOLAR DELİL NİTELİĞİNDE MİDİR?

İnternette yer alan haberlerin, videoların da delil kapsamında değerlendirilmesi mümkündür. Bunun için kişinin bizzat kendisi yahut vekili notere başvurmak suretiyle haberlerin, videoların e-tespit yoluyla tespiti sağlanabilir, böylece kanıt niteliği resmileştirilmiş olur.

Burada sorumluluğun ispatlanması bakımından enkazlar kaldırılmadan önce binalardan bilirkişi eşliğinde beton, de­mir, kolon, kiriş numunelerinin alınması; gerek enkaz gerekse hasarlı binaların mümkünse kolonların demir yapısını gösterir biçimde fotoğ­raflanması, videoya alınması; uydudan yapıyı bulup koordinat adres tarih eklenerek fotoğrafların arşivlenmesi gibi yollara başvurulmalıdır. Aksi taktirde ispat güçleşecektir.

Yaralanan yahut ölen kimsenin eşi ve çocukları, bunlar yoksa yakınları, suçun işlendiği yerdeki Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmalıdır. Eğer güvenlik gerekçesiyle başka yere gidilmesi söz konusu ise oradaki cumhuriyet savcılığına da gidilmesi mümkündür. Savcılığın takipsizlik kararı vermesi halinde bu karara 15 gün içinde cumhuriyet savcılığının bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz etmek mümkündür. Ölüm durumunda ortada kasten/olası kastla yahut bilinçli/bilinçsiz taksirle insan öldürme suçu bulunmaktadır. Cumhuriyet savcılığına verilen şikayet dilekçesi ile adli süreç başlamış olur. Yaralanan kişi ise suçun işlenme tarihinden itibaren 6 ay içinde bizzat cumhuriyet savcılığına şikayette bulunabilir.

Ölüm ve yaralanma dışında mala zarar verme, kamu güvenliğini tehlikeye sokma, imar kirliliğine neden olma, görevi kötüye kullanma suçlarının da gündeme gelmesi mümkündür. Mala zarar verme suçu bakımından suç tarihinden itibaren 6 ay içinde suçun işlendiği yerdeki, eğer güvenlik nedeniyle başka yere gidildiyse oradaki cumhuriyet savcılığına şikayet dilekçesi verilmelidir.

Bunun yanında devletin vatandaşı olası depremlere karşı koruma, meydana gelebilecek zararları en aza indirme konusunda yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğe aykırı davranan kamu görevlilerinin cezai sorumluluğu bulunmaktadır. Yardım talebi içeren belgeler, tanık gibi deliller buradan doğan sorumluluğu ispatlamak bakımından önem arz eder. Suç teşkil eden fiillerle ilgili olarak cumhuriyet savcılığına suç tarihinden itibaren 6 ay içinde şikayet dilekçesi verilmelidir. Görevine aykırı biçimde davranan bu kamu görevlileri hakkında ceza soruşturmasına devam edilebilmesi için 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanma Usulü Hakkında Kanun uyarınca ilgili makamdan izin alınması gerekmektedir.

2. HUKUKİ SORUMLULUK

Deprem neticesinde ölenin mirasçıları, bazı yakınları, kişinin ölümünden etkilenenler, yaralanan kişiler, malları (taşınır yahut taşınmaz) zarar görenler, koşullar sağlanıyorsa maddi ve manevi tazminat isteme hakkı elde ederler.

Öncelikli koşul olarak meydana gelen zararın deprem nedeniyle yıkılan, hasar gören yapı eseri yüzünden ortaya çıkması şarttır. Bu noktada hasar sebebi; binanın kötü yapılması, gereği gibi bakılmaması ve benzeri nedenler kaynaklı olmalıdır.

Zarar gören, kiracıysa kira sözleşmesine dayanarak kiraya veren kişiye karşı tazminat davası açabilir.

Zarar gören, konut veya işyerinin sahibiyse satış sözleşmesine da­yanarak satın aldığı kişiye karşı ya da eser sözleşmesine dayana­rak yükleniciye (müteahhit) karşı tazminat davası açabilir.

Zarar gören, konut veya işyerinin sahibiyse Yapı Denetimi Hakkında Kanun gereğince yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühen­disler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı yüklenicisine (müteahhidine) karşı tazminat davası açabilir.

Tüm bu tazminat talepleri yanında vefat eden işçinin mirasçıları mirasçılıklarını belgeleyerek işverenden kıdem tazminatı isteyebilirler. Başvuru üzerine işverenin tazminatı derhal ödemesi icap eder, aksi takdirde önce arabuluculuğa, orada da uzlaşılmazsa iş mahkemesine gidilir. Ayrıca müteveffanın iş sözleşmesinin sona erme sebebinden bağımsız olarak kullanılmamış yıllık izin ücretleri, İşçinin vefatından önceki çalışmasının karşılığı olan ücretler, fazla çalışma ücretleri, hafta tatili, bayram ve genel tatillerdeki çalışmaların karşılığı olan ücretler, prim, ikramiye gibi haklar işverenden talep edilebilir.

İşçinin depremde yaralanması veya ölmesi ise iş kazası kapsamında değerlendirilir ve buna bağlı olarak İş Kazası sebebiyle doğan Maddi tazminat (Kalıcı ve geçici iş göremezlik alacakları, tedavi ve hastane giderleri, efor kaybı…) ve Manevi Tazminat Alacağı, ölüm aylığı, cenaze giderleri talep edilebilir.

3. ZAMANAŞIMI SÜRESİ

Yapıda meydana gelen zarar satıcının veya yüklenicinin ağır kusurun­dan (kast veya ağır ihmal) kaynaklanıyorsa yirmi 20 yıl, ağır kusur yoksa taşınırlar için 2, taşınmazlar için 5 yıldır.  

Davanın dayanağı sigorta sözleşmesi ise sigorta tazminatı alacağının muaccel olmasından itibaren 2 yıl, herhâlde rizikonun gerçekleşme­sinden itibaren 6 yıldır.

Yapı Denetimi Hakkında Kanun’a dayanarak yapı yüklenicisine, yapı denetim firmasına, eser sahibi mimara, denetçi mimar veya mühen­dise, laboratuvar görevlilerine karşı açılan dava için yapının taşıyıcı sistemi için 15 yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımları için 2 yıl olup bu süre yapı kullanma izninin alınmasından itibaren işler.

Dava haksız fiile ilişkin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine dayanıyorsa zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her durum­da “fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yıldır. Zarar yapının kötü yapıldığı tarihte değil depremle birlikte doğduğu için amaca uygun yorumla 10 yıllık sürenin deprem tarihinde işlemeye başlayacağı kabul edilir.

Eğer tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngör­düğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygu­lanır. Dolayısıyla haksız fiile dayanan tazminat davasının tâbi olduğu zamanaşımı süresi, olası kastla öldürme hâlinde asgari 20 yıl, bilinçli taksirle öldürme hâlinde asgari 15 yıldır.

Yapının taşıyıcı kısımlarına binada oturan yahut işyeri sahibi kimseler zarar vermiş ve deprem sonrası oluşan zararın doğmasında bunun da payı olmuşsa, “birlikte kusur”un varlığı söz konusudur ve ancak bu durum nedensellik bağını kesmezse tazminata hükmedilebilir.

Enkaz altında arama kurtarma faaliyetlerindeki aksaklıklar veya ihmaller sonucu ölüm yahut yaralanma nedeniyle zarar görenler de idari yargı kapsamında maddi manevi tazminat talep edebilirler.

4.DAVANIN AÇILACAĞI YER

Dava ya depremin olduğu (zararın meydana geldiği) yer ya da davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Kiraya dayalıysa davalar sulh hukuk mahkemesinde, sigorta sözleşmesine dayanan tüketici mahkemesinde açılır. Davanın hangi mahkemede açılacağına ilişkin görev kuralları Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre belirlenir.

5.DEFTER VE BELGE TUTMA YÜKÜMLÜLERİ İÇİN ZAYİ BELGESİ

Deprem sonrası ticaret ile uğraşanların, serbest meslek erbaplarının tutmakla yükümlü oldukları defterlere ve belgelere zarar gelmiş olması yahut tamamen kaybolmaları mümkündür. Bu nedenle vergi cezası gibi sorumluluklara muhatap olmamaları için işyerinin bulunduğu yerdeki Ticaret, yok ise Asliye Hukuk Mah­kemesine yazılı bir dilekçe ile başvurmak sureti ile zayi belgesi alınmaları gerekmektedir.

Bunun için TTK m.68’de öngörülen süre kaybın ya da hasarın gerçekleşmesinden itibaren 15 gündür ancak 1999’da yaşanan deprem felaketi sonrasında 1.9.1999 tarihli ve 23804 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 574 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu süre iki (2) aya çıkartıl­mış ve mükelleflerin il veya ilçe idare kurullarından aynı süre içinde ala­cakları zayi belgeleri de yetkili mahkemeden alınmış belge hükmünde sayılmıştır.

6.ÇOCUKLARIN KORUNMASI

Depremden gerek psikolojik gerek fiziksel olarak olumsuz etkilenen kişilerin başında çocuklar gelmektedir. 18 yaşını doldurmamış her birey kural olarak çocuk sayılmaktadır. Erken yaşta evlenen (16 yaşında hakim kararı ile 17 yaşında ebeveyn rızası ile) veya mahkeme kararı ile daha erken yaşta ergin kılınanlar hariç 18 yaşından küçük her çocuğun veli, vasi ya da kayyım olarak bir yasal temsilcisi bulunur.

Özellikle deprem sonrası basında, sosyal medyada pek çok paylaşım yapılmaktadır. Bu paylaşımlarda çocuğun kimliğinin ayırt edilebileceği içerikler bulunmaktadır ve bunlar “kişisel veri” kapsamında değerlendirilmektedir. Çocuğun kişisel verilerini içeren haberlerde çocuğun velisinin ya da vasisinin rızası gerekir. Bu rızaya rağmen çocuğun kendisi rıza göstermiyorsa kişisel verileri yayınlanmaz.

Deprem sonrası çocuklarla ilgili doğabilecek belki de en büyük sorun çocuğun ailesinden ayrı kalması halidir. Bu durumlarda mevcut tüm bilgi ve belgelerle birlikte Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (ALO 183) ve kolluk kuvvetleriyle (112) temasa geçilmelidir.

Çocuklarla ilgili gündeme gelebilecek bir diğer husus da koruyucu aile mevzuudur. Deprem sonucunda; anne ve babasını kaybetmiş ya da anne ve babasına ulaşılamadığı için kurum bakımına alınan çocukların; akrabaların, gönüllü ya da uzman aile­nin yanında bakılması koruyucu ailelik ile mümkün olmaktadır. Koruyucu aile olabilmek için evlilik halinde eşler beraber başvurmalıdır. Bunun dışında Türk vatandaşı olma, sürekli Türkiye’de ikamet etme gibi koşullar bulunmaktadır. Başvuru, koruyucu aile olmak isteyen kişi ya da eşlerin bulunduğu yer İl Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne yapılır. Koruyucu ailelik uzun veya kısa süreli olabilir. Bunun yanı sıra bir de evlat edinme yolu vardır ki bu yolla çocuk ile arada ömür boyu süren bir bağ kurulur. Deprem nedeniyle ailesini kaybetmiş çocukları evlat edinmek isteyen­lerin bulundukları ilin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne başvuru yapması gerekmektedir. Sonrasında uygulanacak prosedür ile durumun uygun olup olmadığına Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü karar verecektir.

6.SAĞLIK HİZMETLERİ

Deprem halinde sağlık hizmetleri kapsamında yapılan harcamalar SGK tarafından karşılanır. Deprem dolayısıyla hastaneye gidenler ücretsiz şekilde muayene edilir. Zaruret nedeniyle özel hastanede yapılan tedaviler, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısı ile Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun uyarınca ödenir.

7.YAPININ YIKILMASI YA DA AĞIR HASAR GÖRMESİ HALİNDE DEPREMZEDELERE SUNULAN DESTEK

Yapının yıkılması ya da ağır hasar görmesi halinde hak sahibi olmaları koşulu ile depremzede kişilere konut, kredi, yardım destekleri verilir. Hak sahibi kişi, yıkılan veya ağır hasar gören ya da muhte­mel afetlerden etkilenebilecek binalarla olan mülkiyet ilişkilerini belge­leyebilen ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredi­sinden yararlanabilen afetzededir.

Afete uğramasıyla ekonomik ve sosyal hayatı kesintiye uğratan dükkân ve fırın gibi binalar için de sahiplerine, borçlandırma hükümleri dairesin­de, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenecek esaslara göre inşaat kredisi verilebilir.

8. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) NEDİR?

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), ülkemizde Zorunlu Deprem Sigortası edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu tüzel nitelikli bir kamu kuruluşudur. Zorunlu Deprem Sigortası; konutları, depreme ve depremin doğrudan neden olduğu yangın, infilak, yer kayması ve tsunami gibi afetlere karşı güvence altına alır ve sigortalı konut sahiplerine maddi güvence sağlar. Bu nedenle konut ya da iş yeri sahibi olurken DASK yaptırılması deprem halinde afetzedelerin lehine olacaktır. Bunların dışında, konuttaki eşyalarda meydana gelen zararlar ve kişilerin uğrayacağı bedeni zararlar ve sağlık ile ilgili konular sigorta kapsamında değildir. 

Zorunlu Deprem Sigortası genel anlamı itibariyle belediye sınırları içinde kalan meskenler için geliştirilmiş bir sistemdir. Köy yerleşim alanlarında yapılan binalar, tamamı ticari ve sınai amaçlar için kullanılan binalar (İş Hanı / İş Merkezi / İdari Hizmet/ Eğitim Merkezi vs.) ve İnşaatı henüz tamamlanmamış binalar gibi yapılar DASK kapsamında yer almaz.

Evlerini güvence altına almak isteyen konut sahipleri, en yakın sigorta acentesine veya banka şubesine giderek sigortalarını yaptırabilirler. Konut ve kimlik bilgilerini beyan eden herkes poliçe sahibi olabilir. Zorunlu Deprem Sigortası'nın süresi bir yıldır. Sigorta sözleşmesinin her yıl poliçe süresi sona ermeden yenilenmesi gereklidir.

Poliçe sahibi, konutu depremde hasar gördüğünde ilk olarak ALO DASK 125 Çağrı Merkezi'ne, www.dask.gov.tr, e-devlet üzerinden başvuru yapılabilir. Bunun dışında dilekçe ile de resmi başvuru yapılabilmesi mümkündür. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) yetkilisine, poliçe ve/veya vatandaşlık numarası, depremden hasar gören konutun açık adresi ve telefon numarasının verilmesi hasar takip dosyasının açılması için yeterlidir. Sigortalının hasar başvurusunun ardından DASK Hasar Tespit Görevlisi sigortalı konutları ziyaret eder. Böylece uygun olan en kısa sürede hasar tespit edilerek, tazminat tutarı belirlenmiş olur. Bu konuda hasar tutarına ilişkin uyuşmazlıklar yaşanmaktadır. Mağdurların bu konuda yaşayacakları uyuşmazlıklarda çözümü hukuki olarak bizzat kendileri arayabileceği gibi bir avukat yardımı ile de TAHKİM yoluna veya mahkemeye başvurabilirler.

Tazminat tutarı, DASK tarafından gerekli incelemeler ve hasar tespiti yapıldıktan sonra tapuda adı geçen hak sahibinin adına ödenir. Zorunlu Deprem Sigortası tazminatının hesaplanmasında, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, binanın yeniden inşasının mevcut piyasa koşullarındaki güncel maliyeti esas alınır. DASK tarafından verilen azami teminat tutarı 5 Kasım 2022 tarihinden itibaren bütün yapı tiplerinde 640.000TL'dir. Sigortalılara yapılacak olan bedelin tespitinde, her sene sigorta edilen meskenin yapı tarzı için Bakanlıkça hesaplanan metrekare maliyeti ile meskenin brüt yüzölçümünün (veya yaklaşık yüzölçümünün) çarpılması sonucu bulunan tutar esas alınır. Ancak bu tutar, her halükarda "Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı"nda belirlenen azami teminat tutarından fazla olamaz. Yapının tamamen yıkılması durumunda poliçede yazan tutarın tümü azami miktarla sınırlı olmak üzere sigortalıya ödenir.

 

                                                                                   Mehmet ORAK(Arabulucu& Avukat)